İşe Alım ile İşsizlik Arasında Nasıl Bir İlişki Var?
Merdiven altı İK firmalarından, kendi web sitesine dahi yatırım yapmamış, İK’nın İ’sinden anlamayan, kendini geliştirmek bir kenara dursun, tek derdi sağa sola iş ilanı vermekten, mülakat yapmaktan öteye gidemeyen, elindeki aday havuzunu evirip çevirip müşterilere sunan firmaları gördükçe şunu söylemeliyim ki işe alımda pek çok “mış” gibi firma ve yöntem olduğunu görüyorum. Hepsinin çöp olduğunu söylemeliyim.
Özellikle KOBİ dünyasında işe alım diğer taraftan, işverenlerin de korkulu rüyası. Eldeki kişiyi yönetmek zaten zor, o kişi ayrıldığında, tekrar yeni birine iş anlatmak daha da zor, en iyisi yeni bir aday aramayayım, ya da ben bu işi bir başkasına delege edeyim noktasındalar. Önemli bir kısmı da liyakata, davranış profiline bakmadan, sırf bu süreçler gözünü korkuttuğu için tanıdığına, akrabasına işi vererek kendini güvenceye aldığını zannediyor. Çoğu hüsranla sonuçlanan bu tür işe alımlar, işverene çok daha başka sorunlar yaratıyor.
Bunu Değiştirmek için Ne Yapabiliriz…
Oysa, işverenler de işe alımı öğrenebilir, kendi şirketlerine en uygun işe alım süreçlerini oluşturabilirler. Hatta bu daha sürdürülebilir bana göre.
Türkiye’nin en büyük online istihdam platformu “Kariyer.net”in, her ay düzenli olarak yayınladığı İstihdam Endeksi’nin Ocak 2020 verileri açıklandı. Ocak ayında yayınlanan yeni iş ilanlarının sayısı, 19 bini geçerek, 2018 Haziran’dan bu yana kaydedilen en yüksek değere ulaşmış. Böylece geçtiğimiz ay; Ocak 2019’a göre %28, Aralık 2019’a göre ise %16 oranında daha fazla yeni iş ilanı yayınladı. Mevsim etkisinden arındırılmış “Kariyer.net” verilerine bakıldığında ise; Ocak ayında yayınlanan yeni iş ilanı sayılarında, Aralık 2019’a göre %31, Ocak 2019’a göre %28 oranında artış yaşandığı görülmüş.
Bu istatistik güzel, ancak bir de bu ilanlarla doğru adayların buluşma oranlarına baksak keşke, ben eminim %80’i doğru kişilerle buluşamayan ilanlardır ya da buluştuğunu zannedip birkaç ay içinde kişilerin işten ayrıldığı ilanların sayısı da bir bu kadardır. “Kariyer.net” gibi firmalar acaba bu platformdan eşleştirilen adayların işte kalış sürelerini de araştırıyorlar mı?
Hiç sanmıyorum. Ancak, temelde de konu bu değil mi zaten? Yani kendi yetkinliklerine, kültürlerine uygun işlerde çalışanların sayısının artması mı? Yoksa, kapağı bir yere atanların sonra da ayrılanların sayısının artması mı önemli? Eğer bu kadar iş ilanı artışı var ise, Türkiye’de neden işsizlik halen artan bir sorun?
Gerçeklerden bir diğeri de şu, insanlar o kadar çaresiz ve kendi hayat amaçlarından uzaklar ki, şu kriz ortamında bir an evvel canhıraş bir şekilde kapağı bir şirkete atma derdindeler. Onları yönlendirecek doğru firmalarla, kişilerle buluşamazlarsa da bu süreç böyle devam ediyor.
Değişim Kaçınılmaz…
Bana göre, mutlu ve karlı işletmeler ancak ve ancak insanların kendi değerlerine ve nedenlerine uygun işlerde çalışması ve tabi ki bu patronların da vizyonlarını netleştirmiş olmaları ile mümkün olacak .
Robotlaşma, yapay zeka buna daha fazla destek olacak, zira artık insanlar zaten operasyonel, rutin işleri robot endüstrisine bırakacak, mecburen kendi hayat amaçlarını bulmak durumunda kalacaklar ve buna uygun olarak kendilerini geliştirmeleri gerekecek. Günde en fazla 3-4 saat çalışmak yeterli olacak, kişiler birden fazla şirket için kendi çekirdek yeteneklerini ya da güçlü yönlerini kullanarak para kazanacaklar.
Peki bunun olmasını bekleyerek mi geçireceğiz bu zamanı? Tabii ki hayır. Koçluk, kişisel gelişim, mindfulness, meditasyon, yoga ve bütün bu konular bizlere yol gösterici olarak zaten şu anda da var. Bir de bunlara bizi kendi içimize döndüren pandemi süreci eklendi.
Bütün bunlar kendi farkındalığımızı bulmamız, kendimizi tamamlayan işlere, çalışmalara yönelmemiz için oluyor diye düşünüyorum ben.
Bir koç arkadaşım, kendi içimizdeki ötekileştirme, yabancılaşmadan dolayı dışardaki bütün bu olumsuzlukların olduğunu söylemişti. Acaba haklı olabilir mi?
Acaba, kendi kendimize yabancılaştığımız, kendimizi ya da başkalarını ötekileştirdiğimiz, yani öz farkındalığımız düşük olduğu müddetçe, kendi içimizde tekamül etmediğimiz sürece toplum, politika, ekonomideki bu dalgalanmalar, bu memnuniyetsizlik devam mı edecek işe alımlardaki bu eşleşememe sorunu? Siz ne diyorsunuz?
İşe alım ve işsizlik arasındaki bu iletişimsizlik sorununu çözüme kavuşturmak adına bir adım atmak istiyorsanız, hemen “İşe Alım” etkinliğimizi incelemenizi tavsiye ediyorum.
“İşe Alım ile İşsizlik Arasında Nasıl Bir İlişki Var?” yazımı umarım keyifle okumuşsunuzdur. Diğer yazılarımı da merak ediyorsanız blog sayfamı ziyaret edebilirsiniz.
Sevgiler,
Ayşegül Tozkoparan
ActionCOACH İşletme Koçu