Öğrenme Okulda Bitmez

Çoğumuz öğrenmeyi okul ile birlikte bitti sanıyor olabilir miyiz?

Kendimizi buna göre koşullarsak öyle diyebiliriz.

Öğrenme benim önemli değerlerimden.

Ancak son 5 yılda özellikle fark ettiğim konu öğrenmenin gerçekten hayat boyu olduğu ve öğrenmedikçe yaşlandığımız mevzusu.

Bunun sadece iş hayatı ile ilgili olduğunu da düşünmüyorum. Mesela karpuz kabuğundan reçel yapmayı öğrendim dün. Google sağ olsun. Tavsiye ederim. Özellikle karpuz kabukları sulu olduğu için çöpe atıldığında hem sinek yapıyor hem de suları kötü koku salıyor. Halbuki reçel geri dönüşüm sağlıyor, hem de son derece lezzetli bir ürün. Çifte fayda ☺

Bu ve bunun gibi neleri es geçiyoruz iş hayatında öğrenmemeyi, bildiğimiz gibi yapmaya devam etmeyi seçerek hiç düşündünüz mü?

Son 5 yılda da işletmeler ile ilgili kendi şirketimi kurduğumdan beri çok farklı şeyleri öğrenmeye devam ediyorum. Neler öğreniyorum?

Pek çok farklı sektörün işleyişini anlıyorum. İş modellerini görüyorum. İşletmelerin pazarlama ve satışa olan bakış açılarını gözlemliyorum. İş sahiplerinin ekip yönetimleri, kendi gelişimlerine verdikleri değer, eğitime ve öğrenmeye olan yaklaşımları. Ve en önemlisi de sanırım iş sahiplerinin zihnindeki limitler.

İŞ SAHİPLERİNİN ZİHNİNDEKİ LİMİTLER

İş sahibinin zihnindeki limitler kendine ve girişimciliğe bakış açısı ile başlıyor ve devam ediyor.

En önemli limitlerden biri işin başında BEN olmalıyım. Bensiz iş yürümez. Şimdi bana eminim bizde gerçekten yürümez dediğinizi duyar gibiyim.☺ Ancak bu konuyu başka zaman derinleştirmek ve düşünmeniz üzere buraya bırakıyorum.

Girişimcilik merdiveni ise iş sahibi olmakla başlıyor.

Peki girişimcilik merdivenini tırmanırken neler oldu?

En önce işimizi kurduk. Tek başımıza tabiri caizse jonglör gibi pek çok topları attık çevirdik. Neydi bu toplar? Operasyon yani işi bilfiil yaptık, satış yaptık, pazarlama yaptık, ön muhasebe, finans…

Sonra işe eleman almaya başladık. O elemanları yetiştirmemiz gerekti, bizim yerimize işi yapabilsinler diye. Ya da iş arttı, müşteriler arttı, biz de onlarla birlikte çalıştık. Bunu yaparken iş delegasyonu nedir, iş bölümü nedir, performans yönetimi nedir öğrenmemiz gerekti. Performans yönetimi neden gerekiyor? İşe alınan kişiler sizin için fayda yaratıp yaratmadığını bilmezse, size nasıl daha fazla faydalı olabilir? Ya da elemanlar çalışmazsa ya da onlara nasıl çalışacağını öğretmezseniz beklentilerinizi bilmezlerse, neden işe eleman alasınız ki? Kendiniz yapmaya devam edersiniz öyle değil mi?

Elemanları yetiştirdik, işletme sahibi olma seviyesine geldik. Dikkat edin iş sahibi olmak kendinizi bir nevi o işin en çok çalışan hatta karın tokluğuna çalışan maaşlı elemanı yapmaktan öte bir şey değil. İşletme sahibi olmak başka bir şey. Bu seviyede sistemi kurmanız gerekiyor. Yani daha fazla müşteri = daha fazla eleman sarmalından bir an önce çıkmalısınız. Bu sarmaldan çıkmanın, özgür bir işletme sahibi olmanın yolu siz yokken de çalışacak bir sistemi kurmanızdan geçiyor. ‘1 kere kur, 1000 kere kullan sistemi’. Sistemi de kurdunuz. Sistem kendi kendine mi çalışacak? %100 otomasyonda ya da robotlarda değilseniz, mutlaka ekibiniz kullanacak. Dolayısıyla sistemden sonra da bu sistemi yürütecek doğru organizasyon yapısı ve ekibi oraya koymalısınız. Bir işletme sahibinin en önemli işlevi bana göre vizyon, misyon, değerleri belirleme ve vizyona doğru organizasyonu kurmak ve o organizasyonu doğru insanlarla doldurmaktır.

Onu da yaptık. Hatta bizim yerimize şirketin yönetecek bir genel müdür ya da işletme müdürü de atadık. Şimdi kuş gibi özgürüz. Her gün işe gitmek zorunda değiliz. Raporlama sisteminiz ile de iş performansını takip ediyorsunuz. Ne güzel. ☺

Buraya kadar siz para için çok çalıştınız, çalışıyorsunuz.

Buradan sonra ne var? Yatırımcı olabilirsiniz. Yani paradan para yaratacak alanları bulup onlarla ilgilenirsiniz. Örneğin işinizi çoklayabilir, şubeleşebilir, franchise sistemi kurabilir, bayilikler verebilirsiniz.

Ya da paranızı çoklayacak alanlara yatırım yaparsınız. Borsa, NFT, altın, gayrimenkul, vb. Ne isterseniz.

Bundan sonra da seri girişimci olmanız mümkün. Başkalarının parası, iş fikri, networkünü bir araya getirerek dilediğiniz konuda dilediğiniz girişime adım atabilirsiniz. Son 2 seviyede para sizin için çok çalışır.

Peki tüm basamakları kazasız belasız, kolayca çıkmak için de en çok neye ihtiyacınız var? ÖĞRENMEYE.

Bunları öğrenmek zaman içinde deneye yanıla da olabilir elbette. Bununla gurur da duyabilirsiniz. Yani kendim öğrendim diyerek. Bunda hiçbir sorun yok. Ancak zaman hepimizin en kıt kaynağı ve yapmak istediklerimizin ise sınırı yok.

Öğrenmenin daha kolay yolları da var. Siz işinizi, markanızı daha iyi yapmaya konsantre olurken, örneğin bugün kendinize bir işletme koçu ile randevu ayarlayarak işletmenizin neye ihtiyacı olduğunu ve büyüme fırsatlarını konuşabilirsiniz.

Bu konulara değinen Önce öğren, sonra kazan yazım için tıklayın.

Hepinize öğrenerek büyüdüğünüz mutlu ve karlı çalışmalar dilerim.

“Yaptığın işi sev, sevdiğin işi yap. Bu sayede mutlu olursun, mutlu olduğun yerde de başarı kaçınılmazdır.”

Ayşegül Tozkoparan
İşletme Koçu

Workshop

6 Adımda
Tıkır Tıkır İşleyen İşletmeler

Benzer İçerikler